Nevra UÇKAÇ/ İZMİR, (DHA)- İZMİR Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Dönmez, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremin ardından uluslararası grupla bölgede incelemeler yaptıklarını belirterek, 250 hasarlı yapıdan alınan veriler ışığında yeterli perde duvar kullanınca yapıların kurtulma oranlarının yükseldiğini söyledi. Prof. Dr. Dönmez, “Her iki yönde perde duvar alanını, toplam kat alanının 400’de biri kadar koyduğunuzda hasar görme riskiniz 3 kat azalıyor. Bu depremde 200 binin üzerinde binamız ağır hasar aldı ve yıkıldı. Eğer bu direngenlik seviyesini doğru tutmuş olsaydık 65 bin binamızda hasarlı olacaktı. 60 bin değil 20 bin kayıp yaşayacaktık ya da 100 milyar dolar değil 30 milyar dolar kaybedecektik” dedi.
İYTE İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Dönmez, geçen yıl meydana gelen 6 Şubat depreminden sonra Yeni Zelenda, ABD ve Meksika ile Türkiye’den araştırmacıların aralarında olduğu yaklaşık 40 kişilik bir ekiple bölgeye gidip çalışma yaptıklarını söyledi. Adıyaman haricinde depremden etkilenen iller ve ilçelerde günde 12-13 saat çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Dönmez, çalışmada özellikle binaların direngenlik özelliğini incelediklerini ifade etti. Hasarlı binalardan veri alarak direngenlik değişiminin etkisini kontrol ettiklerini anlatan Prof. Dr. Dönmez, “Bu ekip aynı işi dünyanın farklı yerlerinde 25 yıldır yapıyordu. En iyi veriyi bu depremde topladık. Gördük ki direngenliğin belirli bir seviyede tutulması ağır hasar görme oranını 3’te 1’e düşürebiliyor. Sahadaki veri bunu söylüyor. Bu direngenlik seviyesi belirli bir seviyenin üzerinde olan binaların yüzde 25’inde ağır hasar varken o seviyenin altında olan binaların yüzde 75’inde ağır hasar var. Bu depremde 200 binin üzerinde binamız ağır hasar aldı ve yıkıldı. Eğer bu direngenlik seviyesini doğru tutmuş olsaydık 65 bin binamızda hasar olacaktı. 60 bin değil 20 bin kayıp yaşayacaktık ya da 100 milyar dolar değil 30 milyar dolar kaybedecektik. Ortalama tasarım ve uygulama pratiğimiz ne yazık ki ihtiyaç duyulan görece karmaşık uygulamalara şu an cevap veremiyor. Diğer taraftan direngenlik basit bir şekilde izlenebiliyor” diye konuştu.
‘YÜZDE 50 HASAR ALAN ANTAKYA’DA KAYIP YÜZDE 15’E DÜŞECEKTİ’
Deprem bölgesinde 2 bin yılından sonra yapılan yaklaşık 250 binayı incelediklerini anlatan Prof. Dr. Dönmez, eski binaları, saçılım ve kırılganlığın yüksek olması nedeniyle ve daha önce de çalıştıkları için bu çalışmada klasman dışı bıraktıklarını dile getirdi. Direngenlik ölçüsü olarak perde duvarı oranını toplam kat alanının 400’de biri oranında kullanarak hasarların 3 katı azaldığını gözlemlediklerini anlatan Prof. Dr. Dönmez, şunları söyledi:
“Binadaki toplam kat alanını düşünelim. Diyelim 5 katlı bina, 400 metrekareden hesaplarsak toplam 2 bin metrekareden oluşan toplam döşeme alanı var. Toplam alanın 400’de biri kadar her iki yönde perde duvar koyarsanız çalışmada referans alınan seviyeyi sağlıyorsunuz. Bu çerçeve için yüzde 10-15 civarlarında, bina için yüzde 3-5 civarlarında maliyet artışıdır. Bu değerler binayı satın alan bir vatandaş için yüzde 1-2 maliyet farkı anlamına gelecektir. Maliyette çok büyük bir fark olmasa da bir şekilde buna direnç var. Aslında sırf bunu değiştirsek geri kalan her türlü kusur ve zafiyetler dahil olsa da 3 katı kadar bir risk azalımına sebep oluyoruz. Maliyet, can kaybı ve şehirlerin yaşanılabilirliği açısından bu vurucu bir sonuçtur. Hatay Antakya yüzde 50 ağır hasar aldı. Eğer bu direngenlik seviyesi uygulanmış olsaydı yüzde 15 hasar alacaktı. Yüzde 15 hasar alsaydı şehir şu an yaşanılabilir durumdaydı. Yani çok fazla etkisi var. Bu referans değeri bir ev sahibi bile izleyebilir. Binanın her iki yönde perde duvar alanını toplam kat alanının 400’de biri kadar koyduğunuzda hasar görme riskiniz 3 kat azalıyor.”
‘BU KURALI ŞARTNAMEYE SOKMAK İSTİYORUZ’
Yapılarda yatay ve dikey elemanlar bulunduğunu, dikey elemanlara kolon, yatay olanlara ise kiriş denildiğini hatırlatan Prof. Dr. Dönmez, perde duvarların dikey betonarme duvarlar olduğunu belirtip, “Mevcut şartnamedeki kriterleri tasarım ve imalatta uygulamak ve kontrol etmek yüksek uzmanlık ister. Diğer taraftan 400’de biri oranında perde duvar koyulduğunu belediye de kontrol eden mühendis de, vatandaş da izleyebilir. Bunu şartnameye sokmak istiyoruz. İnşaat mühendisliğinde davranışın karmaşıklığı sebebiyle hesaba güvenmek yerine saha gözlemine güvenmek daha doğru bir yaklaşımdır. Şartnameye sokamazsak belediyeler kendileri şart koşabilir. Vatandaş da kendi isteyebilir. Kontrolü kolay olduğu için referansı sağlamayan o binaları almayabilirler” diye konuştu.
‘BÖLME DUVAR VE YUMUŞAK KAT HASARLARI DA AZALIR’
Binalardaki bölme duvarların da hasar alabildiğini ifade eden Prof. Dr. Dönmez, ufak ölçekli depremlerde dahi binaların zarar görebildiğini. Şili ve Japonya gibi depremin en fazla yaşandığı ülkelerde yapıların fazla zarar almadığını kaydeden Prof. Dr. Cemalettin şöyle devam etti:
“Daha küçük depremlerde de ağır hasar görüyoruz. Van depremi o kadar büyük bir deprem olmamasına karşın şehrin tamamını boşalttık. Bölme duvar hasarları oldu. Perde duvar miktarlarını bu seviyede kullansaydık bölme duvar hasarları da ciddi miktarda düşerdi. Her iki yılda bir deprem yaşıyoruz. Şehirleri boşaltmaktan da kurtulabiliriz. Yumuşak kat giriş katının normalden daha yüksek olmasıdır. Dikey elemanlar uzayınca dirençleri düşüyor. Direngenlik referans seviyesinde bizim veri setinin içinde yumuşak kat hasarları yüzde 90 azaldı. Perde duvarların uzman bir kişi tarafından daha düzgün yerleştirilmesi durumunda hasar görmeme durumuna bile geçebiliriz. 40 kişilik 2 haftalık çalışmanın sonucunda çalışmalarımız bunu net biçimde ortaya koydu. Şili ve Japonya’da bu değerler korunuyor. Yapılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Kontrolü çok kolay, diğer uygulamalar tasarım ve imalat uzmanlığı istiyor. Bu daha kaba bir yöntem ama sonuç getiriyor. Bu kayıpları artık bünyemiz ruhumuz ve ekonomimiz de kaldıramıyor.” (DHA)
FOTOĞRAFLI